Kendini Kendine Pazarlamak



Yani önce kendimizi kendimize kabul ettiriyoruz, sonra isteyen beğensin istemeyen neyse gerisini biliyorsunuz.

Tabii yanlış bulduğumuz davranışlarımızla değil, onayladığımız ve bizde olmasını istediğimiz yönlerimizle yapıyoruz bunu.

Eğer bunu yapabilirsek yani kendimizi onaylayıp olmayı seçtiğimiz gibi biri olabilirsek, hem özsaygımızı, hem öz benliğimizi hem de öz güvenimizi kazanmış olmanın verdiği gururla, başımızı yastığa huşu içinde koyabiliriz.

Peki biz ne yapıyoruz, (yani çoğunluğumuz) önce başkaları bizi beğensin, övsün, onaylasın diye kendimizi hem psikolojik olarak hem fiziksel olarak şekilden şekle sokuyoruz. "O ne der, bu ne düşünür, şu ne hisseder" diye diye kendi kendimizden uzaklaşıyoruz. Sonra bir bakıyoruz hayal kırıklıkları ve biriken pişmanlıklarla aynı yastığa baş koymuşuz. Aynı yastığa diyorum çünkü onlarda bizimle birlikte uyuyup bilinçaltımıza yuvalanıp sabah bizimle beraber uyanıp kafamızın içinde yurttan sesler korosu gibi hep bir ağızdan gibi ritim tutuyorlar. Sabahları yeni güne uyanmak istemememizin yada mecburen uyanıp "akşam olsa da yatsak" dememizin asıl sebebi budur. Yaşamak istemediğimiz şeyleri yaşayıp, sonra bunların omuzlarımıza bindirdiği yükle dert taşıma kapasitemizin üstüne çıkıyoruz. Hani uçağa binmeden önce bagajı teslim ederken belli bir ağırlığın (15 kg kişi başı) üstüne çıkınca fazla çıkan her kilo başına ücret (kilo başı 6 liraydı en son) alınır ya, keşke taşıyacağımızdan fazla dert yüklediğimizde omuzlarımıza, her dert için fazladan bir iyilik yapabilsek kendimize. Böylece alışkanlıklarımızı kırıp doğru yolda kendi kendimizin arkadaşı olabiliriz.

Bilmiyorum belki fazla ütopik düşünüyorum, belki de belli tecrübeler için belli yaşanmışlıklar şart kılınmıştır bu hayat için. Her ne olursa olsun her ne yaşanacaksa yaşansın her olgunun her yaşanmışlığın her tecrübenin temelinde kendi psikolojik altyapımızın yansımaları mevcut. Temel psikoloji ''gelecek geçmişten geçer'' der. Her gün herkesin yaşadığı her şey aslında geleceğin geçmişi olduğuna göre, mantık olarak hem geçmişi hem geleceği aynı anda yani içinde var olduğumuz zamanda istesek te istemesek te bir şekilde oluşturuyoruz. O halde kendimize eziyet ettiğimizi bile bile, gelecek günlerinde nasıl olacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Bu kısır döngü içerisinde zincirin bir halkasını bile değiştirebilirsek, ortaya çıkacak olan domino etkisi sayesinde geri kalanları da değişmeye mecbur kalacaktır. Dolayısıyla uzun lafın kısası kendine faydası olmayan insanın hiç kimseye bir yararı olmayacağı su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mantık Her şeyden Üstündür.

Yorumlar