Mantıklılar Ve Deliler

       Toplum nezdinde mantıklı olmak belirtilen her kurala uymak her kuralı harfiyen yerine getirmek prosedür dışına asla çıkmamak doğru kabul edilen her şeyi doğru kabul etmek çoğunluğa uymak gibi bir çok tanımlama getirilebilir. Benim burada değinmek istediğim husus, bir kural birileri tarafından uygulanmış ve bir çok kişide buna destek vermiş diye bunu kayıtsız şartsız kabul etmek mantığına uymasa da sorgulamadan benimsemek ne kadar doğru bir davranış. Her şey mantık çerçevesinde bütün kuralla uygun olarak yapılabilir hatta beklenilen sonuçları da verebilir, ancak neden bir başkasının mantığını benimsemek zorundayım, neden onun doğru kabul edip kural olarak koyduğu emareleri  bende aynı şekilde uygulamaya koyup benden sonrakilere de aynı şekilde öğretmeliyim. Bunun başkasının aklıyla düşünmekten ne farkı var. Belirli koşullarda  yardımı dokunması açısından modelleme yapılabilir buna itirazım yok fakat dışlanma korkusu olmadan el alem ne der diye düşünmeden hiç bir kimsenin tesiri altında kalmadan kendi hür iradem ile düşünme hakkımı neden kullanmayayım. Sırf kuralları koyanlar mantıklı olan budur artık herkes bunu yapacak diye ben neden kendi düşüncemden kendi mantığımdan ödün vereyim. Sürü psikolojisine girmiş aklı kıt bir insan muamelesi görmek kimin hoşuna gider ki.

   Çoğu insana göre aynı şeyi yapan çoğunluk haklıdır. Herkesin birbirinden görüp aynı şeyi yapması o insanların  doğru yaptığını göstermez. Hatta çoğu yanlışlar bile bir çok insan tarafından yapılınca doğru olarak lanse edilmeye başlar ve zamanla doğru olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini alır. Şimdi gelelim toplumda deli olarak benimsenen akıllı insanlara. Akıllı diyorum çünkü bu insanlar herkesin yaptığını yapmıyor. Başkalarının aklıyla düşünmüyor. Kendi fikirlerinin  peşinden gidiyor. Bunu yaparken de sadece bakış açılarını değiştiriyorlar. Bir duruma, olaya , fikre yada her hangi bir kurala herkesin baktığı pencereden değil sadece kendi akıl pencerelerinden bakıyorlar. Kendi akıl süzgeçlerinden geçirdikleri fikirleri benimsiyor bunu da hiç kimseye dayatmaya yada kural olarak kabul ettirmeye çalışmıyorlar. Bu yüzden halk arasında genelde deli olarak kabul görüyorlar. Aslında insanlar bu akıllı delileri içten içe kıskanıyorlar. Çünkü söylemek istemeseler bile onlar gibi kendi kararlarını verebilen özgür ruhlu ve her şeyden bağımsız olmak istiyorlar. Ama maalesef aile baskısı, çevre baskısı ve yetişme tarzları buna müsaade etmiyor. Belki otuz saniyelik bir deli cesareti gösterseler bütün zincirlerini kırıp istedikleri gibi bir insan olabilecekler fakat çok azı bunu başarabiliyor. 

   Ömür 1 gündür, öldüğümüzde geçmiş yada gelecek yoktur şimdi bu anda gerçekleşir. Yaşantılarımızı kısır döngülere mahkum edip tekrar tekrar aynı senaryoları aynı paradoksları  yaşayabiliriz. Her günü aynı monotonlukta bezgin ve bıkkın da yaşayabiliriz. Sonra geriye dönüp baktığımız da ''ne çektik be'' deriz. Oysa hayata anlam katan yaşayış tarzımızdır. Hayat standardımızı ufak dokunuşlarla düzeltmekte bizim elimizde. Kim ister ki her gün aynı yemeği yemeği. Hayatımızı keşkelere mahkum edip iyi kileri kaderine terk edip gerçek benliğimizi çorak arazi gibi yapa yalnız bırakıp faydalı bir şeyler yapmayı kim düşünebilir ki. Unutmayın bizden bir tane daha yok her şey bir seçimden ibaret. İster hayatınızın kontrolünü elinize alıp kendi kurallarınızı kendi yaşam felsefenizi benimseyip geçmiş anılarınızı iyi kilerle doldurun, ister herkes gibi yaşayıp herkes gibi düşünüp herkesin görüşünü benimseyip başkalarının aklıyla düşünün.  İster mantıklı olun, ister bir deli
 seçim sizin..

Yorumlar