Bir Delinin Akıl Hastanesi Notları

 Evet ben bir deliyim ve kendim olabildiğim tek yerdeyim. Kimseye sahte gülücükler göstermek zorunda değilim. Sabahın köründe benden istenilenleri yapmak için bir yere gitmek zorunda değilim. Kimseyi övmek, şımartmak ve egosunu tatmin etmek zorunda değilim. Özgürlüğün tadını zerresine kadar çıkardığım, kimseye hesap vermek zorunda olmadığım, saçma sapan şeyler için saçma sapan işler yapmadığım tek yerdeyim. Hiç kimse tarafından rahatsız edilmediğim, gece ve gündüz sadece kendimi dinlediğim, kendimin aslında ne olduğunu anladığım ve ne için yaşadığımın bilincine vardığım tek yerdeyim. Burada hiç kimse beni kandırmaya yada egosunu tatmin etmek için yaptıklarını anlatmaya çalışmıyor. Huzurluyum evet hemde çok huzurluyum. Sessizliğin sesini ilk burada duydum. Öfkelenmeden, sadece susarak da ne kadar çok şey anlatılabileceğini ilk burada öğrendim. İstediğim zaman uyuyup uyanabildiğim, istediğim zaman susup konuşabildiğim, istediğim zaman hiç yadırganmadan hıçkıra hıçkıra ağlayabildiğim yada kahkaha attığım tek yerdeyim.


       Kocaman güzel bir bahçesi var. Rengarenk mis kokulu çicekler, devasa asırlık ağaçlar, yeni günde kuşlarla uyanabildiğim yegane tek yer. Kuşlar sabah naralarını attığında uyanıp onları izlerken duyduğum mutluluğu hayatımda başka hiçbir yerde bulamadım. Dışarıda ki hayatımda hiç birini göremedim. Hiç kendimi bu kadar güvende ve enerjik hissetmedim. Hiç bir zaman bu kadar korkusuz ve endişe duymadan yaşamadım. İnsanların saf ve temiz hallerini ilk burada gördüm. Burada hiç kimseye kendimi anlatmak zorunda değilim. Hiç kimsede bana bir şeyler kabul ettirme çabası içerisinde değil. Burası kişisel hırsların, egoların, kendini bir halt sanmaların yeri değil. İnsanlar buraya girerken bütün bu duyguları kapının eşiğinde bırakıyorlar. Burada sevginin, dostluğun, iyiliğin en saf hali var. Mutluyum hemde çok mutlu.

      Aslında çocukluk yıllarımda da durum burada ki gibiydi. Katıksız bir mutluluk kaplardı içimi her sabah uyandığımda. Uyanır uyanmaz sanki dopamin yutmuş gibi fırlardım yataktan. Annem bir şeyler yedirmek için peşimden koşardı. Gelecekten ve yaşanacak günlerden zerre kadar endişe yada kaygı duymazdım. Çünkü anı yaşıyordum. O an beni mutlu edecek şey ne ise onu yapıyordum. Tıpkı diğer herkesin çocukluğunda yaptığı gibi. Henüz çaresizliği öğrenmemiştim. Korkuyu ve endişeyi bilmiyordum. Dünya bana tıpkı kocaman bir oyun bahçesi gibi geliyordu. Her yerde her koşulda arkadaşlarımla beraber bütün yolları sahiplenmiş gibi gezer, tozar günümüzü gün ederdik. Acıktığımızı bile unutup hava kararınca anlardık eve geciktiğimizi. Anne nezaretinde akşam yemeğimizi yer bir köşeye çekilir, eğer kışsa sobada yanan odunların çıkardığı güzel ses eşliğinde televizyon izler kardeşlerimizle şakalaşırdık. Yok eğer yaz ayı ise kapının önünde anneler demledikleri çay eşliğinde dedikodu yaparken biz de gözlerinin önünden ayrılmamak suretiyle yine oyunlar bazen de evin önünde ki sokak lambasının altında kaldırım üzerine sıralanıp  ürkütücü hikayeler anlatırdık birbirimize. Anlattığımız hikayelere çekirge ve kurbağa sesleri eşlik ederdi. Dertten tasadan bir haber çocukluğumuzun tadını dibine kadar çıkartıp hiç büyümeyecekmişiz gibi oyunlar oynamaya, eğlenmeye ve en önemlisi mutlu olmaya devam ederdik. Biz çocukken bu kadar ev yoktu sokaklarda. Bu kadar kalabalık ve çok katlı değildi apartmanlarımız. Herkes birbirini tanır, her müşkülün de koşardı yardım etmek için. O zamanlar at arabaları vardı, arkalarına takılır, sanki o yol hiç bitmeyecekmiş gibi keyifle yolculuğun tadını çıkarırdık. Sokak köpekleri oyun arkadaşlarımızdı. Herkes evinden yiyecek, içecek bir şeyler getirir hatta bunun için yarışa girerdik o hayvanları beslemek için. Hatta bazen abartıp eski kıyafetlerimizi getirirdik üşümesin diye. Yağmur yağdığında kuru bir bina köşesi yada kömürlük bulup teneke içinde ateş yakardık ısınmak için. Ellerimiz is kokardı bu yüzden azar işitirdik annemizden.


    Hangi ara büyüdük, hangi ara bu kadar derde, kedere boğulduk hiç bilmiyorum. Biz büyüdük, sorunlarda bizimle birlikte serpildi olgunlaştı. Bir dakika yoksa sorunlar hep vardı ve aynı olgunluktaydı da bizim bakış açımız mı değişti. Evet belkide öyle oldu, büyüdükçe her şeye bakış açımız değişti. Artık çocuk gözlerimizle bakmıyorduk yaşananlara, Sorunları olgun gözlerimizle görüyorduk ve böylece onları gözümüzde büyütüp besliyorduk. Artık günü yaşamıyorduk. Gelecekten kaygı duyup henüz yaşanmamış şeyler için tasalanıyorduk. Böylece ne bugünü yaşayabiliyorduk ne de geçmişten ders alabiliyorduk. Bu çok aptalca ama sanki ne zaman bir şeyler için umutlanacak olsak içimizden bir ses yada çevremizden birileri bunun nasıl olabileceği yerine nasıl olamayacağını kulağımıza fısıldıyordu. Ve biz yine başladığımız yere geri dönüyorduk. Ne kadar ilginç ve vahim bir durumdur ki bir şeyin kötü yada bize yararlı olmadığını bile bile deneyimleyen tek canlı türü biziz sanırım.


    Özgürlüğü dibine kadar yaşadığım bu yerde her şeyin farkına varmış olmanın rahatlığı ve huzuru içerisindeyim. Buraya nasıl mı düştüm, hemen söyleyeyim, en sonunda her
şeye isyan edip baş kaldırdım ve beni deli ilan edip buraya kapattılar. Bana ne kadar büyük bir iyilik ettiklerini çok sonradan anladım. Aslında amaçları sesimi kesip benden kurtulmaktı. İnanın teşekkür ediyorum onlara çünkü onlar sayesinde her şeyin farkındayım artık. Hayatım da ilk defa kendimi dinlemenin zindeliğini ve huzurunu yaşıyorum. Buradan çıkınca yine aynı mı olacağım, evet  aslında aynı olacağım ama onlar bunun farkında olmayacaklar. Yüksek bilinçleri beni kabul etmekte zorlanırken bilinç altlarında bana karşı hep bir hayranlık besleyecekler. Zamanla karşı çıktıkları her şeyi onların çorak beyinlerine mıh gibi kazıyacağım. Zamanında bende karşı çıktıkları her ne varsa bu kuralları onların vazgeçilmez bir parçası haline getireceğim. Bunların hiç birini zorla yada baskıyla yapmayacaklar. Çünkü bu tür insanlar sadece özenti olduklarından onların eline özenecekleri bir şeyler vermek yeterli olacaktır. Burada öğrendiğim en yegane şey, bir insan her ne yapıyorsa yaptığı şeyde en iyi olmadıkça dikkat çekemez. Bende yaptığım her şeyde en iyi olup bana özenmelerini, kıskanmalarını ve peşimden gelmelerini sağlayacağım. Elbette kolay olmayacak ama önceki kadar zor da olmayacak. Gece gündüz hiç durmadan uyumadan çalışmam gerekse de bunu başaracağım. Evet oyunu onların kurallarına göre ama kendi yöntemlerimle oynayacağım.



Yorumlar