Anlamsızlığın Anlamı

     Hiç her şeyden, kendinden bile bıktığın oldu mu? Alıp başını gitmek istediğin,yalnız kalıp günlerce hem ağlayıp hem yazmak istediğin, uyumak ve yıllarca uyanmamak istediğin zamanlar oldu mu? Uyandığında her şeyin bitmiş olmasını, bütün acılarının geçmiş olması ümidini hiç düşündün mü? Güneşli parlak günleri hiç sevmediğin oldu mu? Sanki kalbinin ağzından çıkacağını hissettin mi? Hiç yüreğin yerinde durmadan ağladı mı? Gözlerin sanki yerin dibine girmek ister gibi baktı mı etrafa. Aylarca hiç konuşmadan öylece durmak istediğin, kimsenin gözüne bakmak istemediğin zamanların oldu mu? Sanki biri yüreğine dokunsa paramparça olacakmış hissine kapıldın mı? Hiç kimseye aldırış etmeden sürekli koşmak haykırmak bağırmak istediğin oldu mu? Kalbini eline alıp parçalamak istedin mi?

  Dibine kadar anlamsızlığa gömüldüğümüz bu hayatta aradığımız şey gerçekten bir anlam mı yoksa anlık zevklerle kurguladığımız oyunun bir parçası mı? Anlamdan ziyade anlamsızlığın anlamına aşık olduk. Kandırılmak bile alışkanlık yaptı. Artık yolunda giden bir şeyler gördüğümüzde şaşırıp bir anlam veremez hale geldik. Anlamı sorgulamaktan vazgeçip anlamsız olan her şeyi anlamlandırdık. Sahte gülüşler, yalancı sahiplenmeler, endişe pozları bir duvar gibi çevirirken dört yanımızı sırf kaybetmemek uğruna kaç defa ödün verdik kendimizden. Yüreğimize giren krampların ağrısı henüz geçmemişken her sabah uyandığımızda acı kusmuk kokusunu kaç defa hissettik. Kendi kendimizden midemiz bulanırken etrafa gülücükler saçıp kaç kişinin egosunu tatmin ettik. Yalnız kalmamak uğruna kaç kişinin aptal laflarına müsamaha gösterip kaç kişinin bizden faydalanmasını sağladık. Kaç kişinin güzel sözleri kalbimizi çiçek bahçesine çevirdi. İçimizde açan çiçeklerin diken olup kalbimize battığını ve kanattığını anlamamıza rağmen bu acıyı tekrar tekrar kaç defa yaşadık. Hiç mi akıllanmadık. Hiç mi ders çıkarmadık. Bu kadar anlamsızlığın içinde hangi anlam bizi vazgeçirdi mutlu olmaktan. Hangi anlama sarılıp yanıldık. Hangi anlam için savurduk değer verdiklerimizi. Hangi anlam için kırdık kalpleri yok ettik her şeyi. Hangi anlam için yok ettik sevgileri umutları geleceğimizi. 

  Kaç defa yalnızlık zırhımızı giyip hatıralarımızı kustuk gecelerce. Öfke denizinde boğulurken hayallerimiz, bir tutam zevk uğruna yaşadığımız ve yaşattığımız mutsuzluklar vebal defterimizi doldurmadı mı? Kalbimizin içinde zulalanmış sevgimizi, mutluluğumuzu, tarumar edip geçici heveslere kurban ederken, acıyan yüreğimizin sesi hiç mi engel olmadı bize. 

  Uyanmanın vaktidir bu derin uykudan. Gözlerimizi kapatan bizi karanlık ve anlamsız dipsiz kuyulara salan miskinliğimizi atalım üstümüzden. Ayaklarımızın altında ki papatyaları ezmeyelim artık. Beş para etmez, tek amacı insanları kendi menfaatleri için  kullanmak olan güruhları hayatımızdan def edelim. Mutluluğu altın tepside kendi kendimize ikram edelim. Anlamı dışarıda değil özümüzde arayalım. İşte o zaman anlamsızlığın anlamında kaybolmak yerine,


bir anlamı olan anlamlar silsilesine kapıyı sonuna kadar açıp mutluluğun ve güvenin mavisinde buluşalım...

Yorumlar