Tercih

        Tercih bir lütuf mu, yoksa bir dayatma mı? Ben bunu iki şekilde ele alıyorum. İsteyerek özgür irademizle yaptığımız kontrolü tamamen bizim elimizde olan tercihleri bir lütuf, İstemeyerek yada mecbur bırakılarak yapmak zorunda olduğumuz tercihleri de bir dayatma olarak görüyorum. Aslında dayatma sonucu mecbur bırakılarak yapmak zorunda olduğumuz tercihlere imkan sağlayan, zamanında özgür irademizle seçme şansımız varken yapmadığımız tercihlerdir. Uygun zaman da bize fayda sağlayacak tercihleri yapmadığımızda, uygun olmayan başka bir zamanda içi boş ve fayda sağlamayacak şekilde kabul etmek zorunda kalıyoruz. Aslında yanlış tercih kavramını ortadan kaldıracak en önemli etken ve işin püf noktası, yaptığımız her işte ustalaşmaktan geçiyor. Yaptığımız her işte ustalaşmanın sırrı da anlamadığımız işten uzak durarak anladığımız ve yapmaktan zevk aldığımız işe dört elle sarılmaktan geçiyor. Şimdi diyeceksiniz ki bazen hayat şartları gereği ilgi duymadığımız ve anlamadığımız işi yapmak zorunda bırakılıyoruz. İşte söylemek istediğimde tam olarak bu. Hayatta her daim ilgi duyduğunuz ve sevdiğiniz işi yaparsanız, sevmediğiniz işleri tercih etmek zorunda bırakılmazsınız. Çünkü o zaman seçme hakkı sizde olur. İlk etapta sevdiğiniz işi yaparken başarma yüzdeniz düşük olabilir. Bu sizi yıldırmamalı, sevdiğiniz işe dört elle sarılıp ona layık olduğu değeri verirseniz zamanla o işte ustalaşıp karşılığını tamamen sizin belirlediğiniz değere göre kat be kat alırsınız.
        Tercihinizi para yerine, kazanacağınız başarılardan yana yapmaya başladığınız vakit, başardığınız her işin sonunda taktire şayan bir itibar ve parayla taçlandırılacağınızı bilmek ve bir şeyler başarmış olmanın verdiği gururla hayatınıza devam etmek bu hayatta ki en güzel şey olsa gerek...

Yorumlar