Bir Deniz Hikayesi

                                                                                                                                                                                                                                                              

Deniz, ılık bir son bahar sabahı egenin şirin bir kasabasında açtı gözlerini hayata. O doğduğu gün ılık bir meltem esiyordu,her taraf toprak kokuyor sararmış yapraklar üzerinde dolaşan kuşlar kış için hazırlık yapıyorlardı. Bazı kuşlar sıcak bölgelere göç etmiş, bazıları da yerinde kalmayı tercih etmiş yuvalarını sağlamlaştırıyorlardı. Doğduğu kasabada akşam olunca el ayak çekiliyor herkes evlerine kapanıp aileleriyle vakit geçiriyordu. Akşamları pencereden giren uğultu şeklindeki rüzgarın sesi ona ninni gibi geliyor, huzurlu bir şekilde sürekli uyuyup, sanki her şeyi önceden biliyormuş gibi kendini önündeki hayata hazırlıyordu, ve deniz büyüyordu. İki yaşına geldiğinde babasını kaybetti. Deniz o zamanlar bir şey fark etmeyecek kadar küçüktü. Bu durumun ne kadar büyük bir yük olacağını ileride evin sorumluluğu üstüne binince anlayacaktı. Deniz ailesi ve çevresi tarafında çok sevilen, götürüldüğü yerde ilgi odağı olan, kısa düz saçları,kahverengi kocaman parlak gözleri olan çok güzel bir kız çocuğuydu. Yaşı büyüdükce sorumluluklarıda arttı. Her geçen gün evin yükü biraz daha omuzlarına biniyordu.  Büyüyüp genç bir kız olduğunda yılların verdiği sorumluluk duygusuyla ailesinin yöneticisi ve çevresinin de göz bebeği olmuştu. Geçen yıllar için de sorumluluğunu bir an bile elinden bırakmadı. Yıllar ona güçlü olmayı, ayakta durabilmeyi tek başına her sorunun üstesinden gelebilmeyi yaşattığı güçlüklerle öğretti.  Deniz o kadar güzel bir kız olmuştu ki bir gören bir daha bakıyor onun büyülü güzelliğine kendini istemeden de olsa kaptırıyordu. Ama deniz o kadar özel bir kızdı ki insanlar ona yaklaşmaya çekiniyordu. Çünkü o zamane kızları gibi şıp sevdi ve daldan dala konan bir kız değildi. Ciddi görünümünü ve mesafeli duruşunu hiç elden bırakmadı. Hiç kimse ile saçma sapan mağazin muhabbetlerine girmediği  gibi dedikodu rüzgarınada hiçbir zaman kendini kaptırmadı. Ailesinin malına mülküne hiç bir zaman tamah etmedi. Sıfırdan başlayıp bütün zorlukları tek başına göğüsleyip hayatı iki kaşının ortasından vurmayı hedefledi, başardı da. Çalıştı, parasını nasıl kullanması gerektiğini öğrendi. Yaşıtları gibi har vurup harman savurmadı. Hep temkinli oldu, her daim bir sonraki adımını düşündü ve ona göre hareket etti. 



Deniz bir gün aşık oldu. Elbette ki bu güzellik abidesi güçlü genç kadının sevgisine layık olan delikanlı şüphesiz çok şanslıydı. Aşkları dolu dizgin devam ediyordu, deniz çok mutluydu. Geçen zaman içinde sevdiği ve çocuklarının babası olacağını düşündüğü adamla geleceğe dair hayaller kuruyor günlerini dolu dizgin geçiyordu. Ama bir sorun vardı sevdiği adam bunca zaman ona evlilikten hiç bahsetmemişti. Deniz evlenmek istiyordu çünkü boşa geçirecek zamanı yoktu. Deniz zamanın kıymetini biliyor, madem seviyorum o halde neden boşa zaman geçireyim düşüncesiyle sevdiği adama durumu anlattı. Fakat hiç beklemediği bir tepki alarak hayatının şok unu yaşadı. Sevdiği adam ona henüz evlenmek için erken olduğunu evlenmeden önce halletmesi gereken bir sürü iş olduğunu söylüyordu. Ancak deniz bunları kabul edilebilir bir bahane olarak görmüyor hayat prensibi gereği oyalanmak istemiyordu. Bir müddet sevdiği adama şans tanıdı işlerini halletmesi ve birazda zaman geçince onunda düşüncelerinin aynı yönde olacağını düşünüyordu. Ama yanılmıştı çünkü sevdiği adam evliliğe yaklaşmıyordu. Deniz hiç tereddüt etmeden ilişkisini noktaladı. Çünkü onun inanışında zayıflık yenilmişlikle aynı adı taşıyordu. O hiçbir zaman zayıf yada kararsız bir kız olmamıştı. Her daim verdiği kararların arkasında durur onları öz disipliniyle bir an önce sonuçlandırırdı. Deniz çok güçlüydü. Onu boynu bükük yada çaresiz bir şekilde hiçbir zaman göremezdiniz. Çünkü o her daim yapılacak bir şeylerin olduğuna inanan, inandığı şeylerin peşini bırakmayan kısacası tuttuğunu koparan bir ateş parçasıydı. Kendi başına çıktığı bu hayat serüveninde yoluna emin adımlarla devam ederken bir adamla tanıştı. Önceleri pek anlaşamıyorlardı hatta Deniz onu sevmiyordu ama zamanla ona karşı olan hisleri kuvvetlendi ve evlendiler. 

Evlendikten sonrada otoritesini ve dik duruşunu hiç bozmadı Deniz. İki tane dünya tatlısı kızları oldu. Artık hayata daha sağlam adımlarla basıyor kızları için normalin iki katı fazla mücadele ediyordu. Bu arada iki tane çocuk doğurmasına rağmen güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Bir gülüşüyle bütün buzları eritip herkesi emrine amade yapabilirdi. Çekiciliği o kadar fazlaydı ki kimse evli ve çocukları olduğuna görmeden inanamıyordu. Eşiyle arası ilk günlerdeki kadar iyi değildi. Çünkü eşi sürekli uzun iş seyahatlerine çıkıyor eşi ve çocuklarını uzun süren yalnızlığa mahkum ediyordu. Geri döndüğünde de herşeye karışıp Deniz'in canını sıkmayı çok güzel başarıyordu. Buna rağmen Deniz düzeninden taviz vermiyor, eşi de olsa kendi karakterini ve sağlam duruşunu hiç bozmuyordu. Günler böyle geçip gitti. O kimseye alışmadı herkes ona alıştı yada alışmak zorunda kaldı.




Kim istemez ki Deniz gibi olmayı. Hayata bir sıfır geride başlayıp buna rağmen hiç usanmadan bıkmadan kendinden ödün vermeden kararlarını kimseye sorgulatmadan ve verdiği bütün kararlara saygıyı bir an elinden bırakmadan hayata sımsıkı sarılmayı kim istemez ki. Deniz hem çocuklarının hem ailesinin hemde çevresinin en büyük idolü haline gelirken geçirdiği bu zaman yolculuğunda minnet duyulacak bir çok işe başarıyla imza atmış, hayata hiçbir zaman yenilmeyeceğini ve insanın isterse tek başına neler başarabileceğine herkese kanıtlamıştı.  Ona olan hayranlıklarını dile getirebilme şerefine nail olan insanlar onun mütevazi ve olgun tavrından nasibini almıştı. Öte yandan gizliden gizliye hayranlık duyup  kıskançlıklarından ve egolarından ona söyleyemeyenler de bu kısır döngü içinde kaybolup gitmişti. Herkesin içinde bir Deniz vardır. Yeterki ona kulak verip onu dinleyebilelim. Tıpkı onun gibi hayata sımsıkı sarılmamıza, kararlarımızın arkasında durup onlara gereken saygıyı göstermemize engel olan ne varsa kaldırıp bir kenara atalım ve gelecek güzel günlerin tadını çıkaralım. Ne dersiniz hoş olmazmı???


Yorumlar

  1. Hayat bu. Bitti dediğin yerden yeniden baslar. Zorluklar karsisinda yilmamak ve her zorluktan guclenerek cikmak gerek. Duygularımiza tercuman olmus. Teşekkürler..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder