MUTSUZLUKTAN KAYNAKLANAN HALSİZLİK

         Mutlu olduğunuz zamanları hatırlayın. Nasılda içiniz kıpır kıpır ve enerjik olduğunuzu hatırlayın. Nasılda yeni günü heyecanla beklediğinizi hatırlayın. Saatlerin su gibi akıp gittiği, hiçbir korkunun, endişenin moralinizi bozmadığı zamanları hatırlayın. Anlamlı anlamsız yüzünüzden hiç gitmeyen tebessümleri, kahkaha atarak güldüğünüzü, esprilerin daha komik geldiği zamanları, içinizden hep iyilik yapma arzusunun geçtiği, gülerken gözlerinizin parladığı zamanları, şimdi hiç geçmeyen saatlerin, o zamanlar nasılda sayamadığımız şekilde hızlı geçtiğini, kısacası hayattan zevk aldığınız zamanları hatırlayın. Hasta bile olsanız halsizlik var mıydı? O zamanlar ''aman kızım (yada oğlum) hastasın yinede yerinde duramıyorsun'' diyen eşinizi, dostunuzu,anne,babanızı hatırlayın.
     
          Birde şimdiki zamana dönelim. Maalesef çağımızın hastalığı mutsuzluk ve bundan kaynaklanan halsizlik. Mutsuzken insan kolunu bile oynatacak enerjiyi kendinde bulamıyor. Saatler geçmiyor.
Hiçbir şeyden zevk almıyor. Yemeklerin tadı bile değişiyor. Uzaklara boş boş bakmalar başlıyor. Bitmek bilmeyen baş ağrıları, Her ağrı normalin on katı fazla geliyor. Gelecekten ümitsiz, kaygılı, endişe ve korku dolu yaşıyor, tabi buna yaşamak denirse. Böyle zamanlarda umursamazlık da baş gösteriyor. Sanki güneş doğmuyor, sanki gün geçmiyor. Günler karanlık bir kuyuya düşmüş gibi soğuk ve soluk geçiyor. O zaman diyebilir miyiz, bu hayatta insanların istedikleri her şeyi yapmalarının önündeki en büyük engel mutsuzluk.

           Şimdi burada size mutlu olmak için şunları bunları yapın diyemem. Çünkü bu kişiden kişiye değişir. Herkesin mutluluğa verdiği isim farklıdır. Herkes kendine göre mutluluk ne anlama geliyorsa o anlam için bir şeyler yapmalı ve bu uğurda yaşamalıdır. Çünkü hayat mutsuz olmak için çok kısa. Sürekli bir şeyleri kendimize dert edip hiçbir şeyden zevk alamazsak kendi hayatımızdan çalmış olmaz mıyız?

          Öz güveni yerinde olan biri ( bakın deli cesaretinden bahsetmiyorum) her daim girdiği ortamlardan ustalıkla insanları kendine hayran bırakarak çıkar. Kelimeleri kullanma ustalığı onu diğer insanlardan bir tık hatta birkaç tık öne geçirir. Bu yüzden insanlar onunla konuşurken kelimelerini seçerek, söylediklerine dikkat ederek ve her daim güler yüzle sohbet ortamı oluştururlar. Öz güveni yüksek olan bir insanın ayrıca farkındalığıda en üst düzeyde olmalıdır. Buda her işe daha motive olması ve konsantrasyonunu her daim koruması anlamına gelir. Bununla beraber mutluluk seviyesi de artmış olur. Her ne yapıyorsanız severek ve özenerek yapın. Sevmediğiniz, hoşunuza gitmeyen hiç bir şeyi yapmayın. Severek yapacağınız şeyin önünde engeller varsa şayet önce bu engelleri ortadan kaldırmak için çalışın, Ortada hiçbir engel kalmadığında ve içiniz rahat olduğunda yapmaktan zevk aldığınız her ne ise  ( iş,aşk,arkadaşlık,hobi) ona sıkı sıkıya sarılın.İşte o vakit mutlu olmamanız için hiç bir sebep yoktur. Mutluluğu her daim içinizde arayın, önce siz mutlu olun ki diğer insanları da mutlu edebilesiniz.

Yorumlar